Genel,  Yaşamı Kullanma Kılavuzu

Her insanın rüyasıdır, bir kitap okuyup hayatını değiştirmek…

İNDİGO DERGİSİ RÖPORTAJI

RÖPORTAJ: Murat Tali

Bütün kitapları okuyup yaşamlarını değiştiremeyenlerin artık gelip durması gereken bir noktaya değinen, Seyyahça seslenişler ile dünyanın güzelliklerini dile getiren ve aynı zamanda da yazıları ile farkındalıklar yaratan Figen Karaaslan ile keyifli bir yolculuğa çıktık. İşte yolculuğumuzun dile gelmiş halleri…

kitap4

Röportaj: Murat Tali

Bize Figen’i anlatır mısınız? Nasıl bir ailede büyüdünüz? Ailenizin yazmanız üzerinde bir etkisi var mıydı? Çevrenizde, sizin yazar olmanızı destekleyen insanlar kimlerdi?

İstanbul’da doğdum ve İzmir’de büyüdüm.

Ailem beni, öncelikle kitap okuma konusunda çok destekledi. Doğum günlerimde ve yılbaşı akşamlarında hediye olarak, her hediyenin yanında bir kitap mutlaka olurdu.

Noel Baba’nın terasımıza benim için bıraktığı kitapları almak ve okumak benim için büyük keyifti çocukluğumda… Büyüyünce, eve kitap bırakan Noel Baba’nın aslında benim Babam olduğunu anladım.

Küçükken ailedekilere şiirler yazar ve hediye ederdik ablamla birlikte. Sanırım hoşlarına gidiyordu. İlkokulda yazdığım bu şiirleri keşke saklasaymışım diyorum şimdi. Çocukken Radyo- Televizyon programları yazar ve sunardım oyun oynadığım kişilere. Üniversitede iletişim bölümünü okumama şaşırmamak gerek sanırım. Üretme ve yazı hevesim, çocuk yaşlarda açığa çıkmaya başlamıştı.

Hayal gücü, algısı ve farkındalığı yüksek bir çocuktum yaşıtlarıma göre. İlkokul birinci sınıftan itibaren okuma yarışlarında 1. olurdum. 2. sınıfta küçük çocuklar için yazılan hikâyeleri bırakıp, romanlara geçiş yapmıştım. Çocuk hikâyeleri beni kesmemeye başlamıştı çünkü.

İyi bir yazar olmak için iyi bir okuyucu olmak şart bana göre. Kitap okuma alışkanlığını ve sevgisini çok küçük yaşlarda edinmiş olmanın birçok faydasını gördüm yaşamımda.

İnsanın kendisini anlatması zor ama Figen Karaaslan genel olarak; bilgiyi, öğrenmeyi seven, iletişime açık, okumayı ve yazmayı seven, empati sahibi, duyarlı, gelişimi ve yeniliği seven, seyahat etmekten hoşlanan, çözüm odaklı ve hayata pozitif bakan, kafasına koyduğunu yapan, kararlı ve iyi bir gözlemci diyebilirim.

Ne zaman ve nasıl yazmaya başladınız? Hangi his ve amaçla yazma eylemini seçtiniz?

Aslında benim yazmaya başlamamın biraz ilginç bir hikâyesi var. Okuma yazmayı öğrenir öğrenmez ilk okuduğum kitapla birlikte altı yaşındayken, okuduğum hikâyenin kendimce devamını getirmiştim imla kılavuzumun arkasına  Bu ilk yazı deneyimim hala duruyor.  İyi ki saklamışım bunu…

yazıı1

Sizi yazmaya iten gerçeklik ne idi? Neden Yaşamı Kullanma Kılavuzu?

Allah herkese bir hediye verir. Kiminin sesi güzeldir, kimi iyi rol yapar, kimi iyi konuşur, kimi iyi dinler, kimi iyi yemek yapar, kimi güzel tasarımlar yapar… Allah’ın bana vermiş olduğu hediyenin de, ifade gücü ve yazmak olduğuna inanıyorum. Bazı insanların söylediği gibi “Dünyaya geliş amacı” söyleminde benim payıma düşenin de, yazmak olduğunu düşünüyorum. Duygularımı ifade etmeyi ve soyutu, somut ifadelerle buluşturmayı seviyorum.

Okumayı ve yazmayı öğrenir öğrenmez, imla kılavuzunun arkasına aklımdaki hikâyeyi yazmam aslında gelecekte ne yapacağımı gösteren bir işaretmiş meğer. Bu açıdan insanın neye yatkın olduğunun, genellikle çocukken ortaya çıktığına inanıyorum. Ailelerin, bu işaretleri iyi takip edip, okuması çocuk için faydalı olacaktır.

Yaşam Koçluğu ve Psikoloji eğitimleri aldım. Aktif olarak hala Yaşam Koçluğu da yapıyorum. Danışanlarımla çalışırken ve kendi çevremdeki insanlarla konuşurken, insanların kafalarının çok karışık olduğunu gördüm. İnsanlara dayatılan o kadar çok şey var ki… İnsanlar, hayat yolunda hangi yolu takip edeceğini ya da hangi yoldan gideceğini bazen kestiremiyor. Çoğu insan, ben ne istiyorum ya da ne düşünüyorumun çok da farkında değil. Birçok insan hayatın ve diğer insanların ona dayattığı, zorunluluk olarak gösterdiği şeyleri takip etmiş ama kendini yeterince dinlememiş ve bu yüzden de kendisini pek keşfedememiş.

Deneye yanıla yaşıyoruz hayatı ama bu süreçte zorlanıyoruz zaman zaman. Hayat oyununun kurallarına göre oynamadıkça ya da hayatı anlayamadıkça yapılan hatalar, düşülen ikilemler, yanlış bakış açıları sonucundaki yanlış kararlar bizi yıpratabiliyor. Bu durumdaki bir insanın, hayatın keskin dönemeçlerinde ve virajlarında sağlıklı kararlar verip, sağlıklı adımlar atması zor. Hepimiz bu tür süreçlerden er ya da geç geçiyoruz. Kendi deneyimlerimden, insanların deneyimlerinden yola çıkarak; hayata dair birçok konuyu kapsayan, hayata nasıl farklı bakabileceğimizi, hayatı bizim için kolaylaştırıcı bilgiler içeren, bilgece yaşamı anlatan ve okuyucuya, yaşama dair kılavuzluk edecek bir kitap yazmaya karar verdim.

kitap okuma

İnsanlar kitabınızı neden okumalı?

Kişisel gelişim, kendini geliştirme veya kendini keşfetme yolculuğuna çok erken yaşlarda çıktım. Bu yolculuğa erken çıktığım için bu anlamda çok yol kat ettiğime inanıyorum. Küçük yaşlardan beri farkındalığı, gözlem yeteneği ve algısı yüksek biriydim. Sanki hayatı anlamaya ve çözmeye yönelik içsel bir eğilimim var. Bu bakış açısı ve ruh hali; birçok şeyi iyi gözlemleyip, harmanlayıp, doğru noktalarla birleştirmemi sağlıyor.

Bir de bazı şeylerin, insanın hamurunda olduğuna inanıyorum. Maneviyatı yüksek ve soyut algısı kuvvetli biriyim. Eğitim ve bilgi, sizi bir yere kadar götürecektir. Eğer hamurunuzda yoksa bazı şeyler, bir yere kadar gidebilirsiniz. Sezgileri yüksek biriyim ve yaşamımda bunu zaman zaman kullanırım. Mesleğimin de yazı üzerine olması ve duygularımı iyi ifade edebiliyor oluşum, kalemimi de kuvvetlendiriyor.

Kendimi keşif yolculuğuma çıktığımda yüzlerce felsefe, kişisel gelişim ve dini kitap okudum. Okuduklarımın ve yaşadıklarımın üzerine düşündüm, çok kafa yordum. Önemli çıkarımları not aldım. Uzun zamandır, kitap yazmakla ilgili bir düşüncem vardı. Hayattan, yaşadıklarımdan ve kitaplardan çok güzel bilgiler derledim ve bunu yaşamsal konularla harmanladım. Kitabın içinde okuyana faydalı olacak, birçok yararlı bilgi var.

Yaşam Koçluğu çalışmalarım esnasında birçok danışanıma yardımcı olduğumun geri dönüşlerini aldım. Bu deneyimleri ve bilgileri daha çok insanla paylaşıp, daha çok kişiye ulaşmayı istedim.

Tüm bu bilgileri herkesin anlayacağı şekilde, basit ve hikâyelerle zenginleştirilmiş şekilde okuyucuya aktardım. Herkesin kabul edebileceği ve kavrayabileceği şeyleri, basit ve anlaşılır bir şekilde aktardım.

Ruhsal ve kişisel gelişim kitaplarına önyargıyla bakan bir kitle olduğunu biliyorum. Bu kitabı biraz da onlara göre yazdım. Ruhsal ve kişisel gelişim kitaplarına temkinli ya da biraz önyargılı yaklaşanların, Yaşamı Kullanma Kılavuzu’nun içinde karşı koyacakları ya da ret edecekleri hiçbir bilgi ya da sıra dışı öğreti yok. Onlara, ön yargılarını aşmalarını ve kitabımı okumalarını tavsiye ederim.

Kitabı yazarken empati yönüm ağır bastı ve öncelikle iyi bir okuyucu olarak, nasıl bir eser okumak isterim kısmını düşündüm. Yaşamı Kullanma Kılavuzu’nu yazarken de, bu düşünceye ağırlık verdim. Kitabı yazarken bir okuyucu gibi düşünüp, “yazar” gibi yazdım.

Yasami-Kullanma-Kilavuzu-kitap-indigodergisi

Peki bu bilgileri nasıl içselleştirmeli?

Kitabımda da belirttiğim gibi aydınlanma ya da farkındalık öyle bir haftada, bir ayda hatta bir yılda olabilecek bir şey değil. Daha çok, bir süreç şeklinde işliyor. Yaşadıkça, okudukça, bilgilendikçe, sorguladıkça, dikkatimizi buna verdikçe, buna niyet ettikçe, bilgiyle bu saydığım şeylerin tümünün birleştirilip, sindirilmesiyle gerçekleşen bir şey.

Okuduklarımız ve öğrendiklerimiz sadece kafamızda kaldığı sürece, onları pek kullanamayız. Bilgiyi mümkün olduğunca aklımıza yerleştirmeli ve oradan da kalbimize ulaştırmalıyız. İşte o zaman deneyim için kendimize ve bu bilgilere, güzel bir yol açmış oluruz. Niyet, gözlem, farkındalık ve sabır önemlidir. Bilgileri mümkün olduğunca uygulamaya koymalı ve yaşamımıza dahil etmeye çalışmalıyız.

Bir kişisel gelişim kitabı yazdınız, bu tarz kitapların insanlar üzerindeki etkileri ve bu etkilerinde toplum içindeki geri dönüşleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu kitapların genel olarak faydalı olduğuna inanıyorum. Bu alanda birçok kitabın olmasını da iyi bir şey olarak yorumluyorum. Çeşitlilik her zaman güzeldir. İnsanı ve durumu zenginleştirir. Bu zengin kaynaklar içerisinde herkesin algılayışı, tarzı farklı olabilir ve okuyucular da, kendilerine en çok uyan eseri seçebilir.

Bana göre kişisel gelişim kitapları, insanın kendini geliştirme ve tanıma sürecinde bireylere yoldaşlık ediyor. Her şeyi kendimizin tek başına biliyor olması, anlaması ve çözmesi mümkün değil. İnsanlar bu kitaplar yoluyla birbirlerinin deneyimlerinden haberdar olup,  düşüncelerini ve deneyimlerini birbirine aktarabiliyor.

Ama şunu da unutmamak gerek: Okuduklarımız ve bize verilen bilgiler bizim yol haritalarımız olabilir. Hayatımızın dümeni hep bizim elimizde olmalı ve öyle de kalmalıdır. Dümen elimizdeyken bu gemiyi nasıl kullanacağımız, nerelerden gideceğimiz, kimlerle yolculuk edeceğimiz ve ne kadar sürede gideceğimiz bize bağlıdır.

Son yıllarda özellikle kişisel gelişim alanında binlerce kitap çıktı bu kadar kişisel gelişim kitabının satıldığı bir ülkede neden düşünceler halen eskiye özlem duyuyor? Kitaplar geleceği değil de geçmişi mi anlatıyor?

Eskiden yazılmış çok güzel eserler var çünkü… Bu güzel hazineleri değerlendirmemek yazık olur. Belki de zamanında bu eski bilgilere gereken, hak ettiği değeri veremedik ve bazı şeylerin değerini şimdi anlıyoruz.

Doğunun düşünceleri, aslında birçok düşüncenin ilk kez çıktığı zengin bir kaynakken, batının bazı stratejik dayatmaları sonucunda biraz eski ve kullanışsız bilgiler gibi bize gösterildi ve biz de safça buna kısmen inandık. Oysaki birçok batı eserinde Doğu’nun ve Doğulu âlimlerin eserlerinin yansımalarını görüyoruz. Batı hayranlığını bırakarak kendi içimize, öz değerlerimize dönmenin ve bunlara objektif olarak bakmanın zamanı geldi.  Kitabımda bilgelerin yaşamlarından örnekler verirken Mevlana’ya da geniş yer verdim. Mevlana, Alman şairi Goethe’yi ve ünlü ressam Rembrant’ı derinden etkilemiştir.

Ne derler bilirsiniz, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Eskinin bilgilerine ve bilginlerine yüz çevirmeden bu bilgileri şimdiye ve şu anki yaşama uyarlamaya çalışmak bence iyi fikir. Geçmişi anlamadan ve geçmişten gerekli dersleri almadan, geleceğimizi düzgün bir şekilde tasarlayamayız.

Kişisel gelişim kitapları sürekli olarak mutluluk, bolluk, farkındalık, zenginlik, özgürlük ve değer duyguları sunuyor. Gerçekten öyle midir? Yani bir kitap okudum hayatım değişti mi oluyor? Kitabınız okuruna ne vaat ediyor?

Bu kitapların, bu konularda bize sadece bilgi ve fikir verip, bakış açısı kazandıracağına inanıyorum. Yoksa tüm bunları verecek olan Allah’tır. Sadece kitap okuyarak, “istedim oldu” denilerek bir şeyler kazanılacağına inanmıyorum.

Bunları elde etmek için en iyi formül: İstek+ Niyet+ Plan+ Dua ve Çaba.

‘Yaşamı Kullanma Kılavuzu’ Okuyucuya: Yaşama dair kılavuzluk etmeyi vaat ediyor. Okuyan kişinin içindeki ve dışındaki hayatı fark etmesini sağlayarak, yaşamı biraz daha anlaşılır ve kolay kılmayı amaçlıyor.  Kitap ayrıca bilgece yaşama deneyimi de sunuyor. Bu kitabı yazarken okuyanlara, bir parça da olsa ruhsal şifa vermesini de amaçladım. Buna yönelik olumlamalar ve bazı pratik çalışmalar da var kitabın içerisinde.

Kitap, okuyucuya farklı bir bakış açısı sunarak; kişinin düşüncelerini, kendine ve hayata dair inançlarını tekrar gözden geçirmesini ve belki de yeniden yapılandırmasını sağlayacak. Eskiden söylenilmiş bilgece sözler, yaşanılmış hayatlar, bilge insanların hayat deneyimleri ve yazdıklarım, yaşamınıza iyi bir yön vermenizi kolaylaştıracak.

yoldaki gezgin

Kitap harici yazı yazdığınız yerler var mı? Duygularınızı ve düşüncelerinizi nasıl dile getiriyorsunuz?

Profesyonel olarak yazmaya, İletişim Fakültesi’nden mezun olduktan sonra reklam yazarlığıyla başladım. Ardından İndigo Dergisi’nde 4 yıl boyunca kişisel gelişim ve sosyal sorumluluk yazıları yazdım, röportajlar yaptım. Dergiye yazmaya devam ediyorum.

Hala bir bilişim firmasında Editörlük yapıyorum. Yazmak kadar seyahat etmeyi de çok seviyorum. Kitapta da belirttiğim gibi yolculuk yaparken, yol esnasında insan kendiyle baş başa kalabiliyor. Bu da, insanın kendini daha iyi tanımasını sağlıyor. Kitapta da dediğim gibi dışa yapılan yolculuklar, içsel yolculukları da tetikliyor. Bir insan, en iyi yolculukta tanınırmış derler ya, buna insanın kendisini tanıması da dahil bence…

‘Seyyahça’ isimli bir site kurdum. Elimden geldiğince geziyorum ve gezi deneyimlerimi bu siteden, diğer insanlarla paylaşıyorum. Rehberliği, kılavuzluk etmeyi ve bendekileri, insanlarla paylaşmayı seviyorum sanırım.

Yeri gelmişken söyleyeyim. Gezi yazılarımı takip etmek isteyenler bu yazılara:www.seyyahca.com dan ulaşabilirler.

‘Yaşamı Kullanma Kılavuzu’ ilk kitabım ve yazmaya devam edeceğim.

Her insan yazmalı mıdır?

İçinden geliyorsa, her insan yazmalıdır. Yazmak, duyguların ve düşüncelerin farkında olmak açısından önemlidir. İnsanlara, günlük tutmalarını tavsiye ediyorum. İnsanın kendini tanıma ve keşfetme yolculuğunda yıldan yıla, ellerinde somut bilgiler olması açısından günlükler çok faydalı.

Ve her insan okumalıdır. Kitapları, hayatı ve satır aralarını iyi okumalıdır.

Figen Karaaslan olarak yarına dair hedefleriniz nedir?

Kitap yazmaya ve kendimi geliştirmeye devam edeceğim. Gelişim, sürekliliği olan bir şeydir. İnsan, “ben oldum” ya da “geliştim” diyorsa kendini kandırıyor demektir.

İkinci kitabım için okumaya, araştırmaya ve yazmaya devam edeceğim. Yaşam Koçluğu işime biraz daha ağırlık vermeyi planlıyorum. Bu bilgileri daha fazla insana ulaştırabilmek için seminerler vermeyi de düşünüyorum.

Hayatı bilgece yaşamak üzerine kafa yormak, hayatı yaşamak, farklı ülkeleri gezmek, farklı kültürleri tanımak, yazmak ve insanlara birikimim, eğitimim ve potansiyelim doğrultusunda elimden geldiğince yardımcı olmayı hedefliyorum. İnsanları, daha farkındalıklı bir yaşam için özendirmek ve harekete geçirmek istiyorum.

İnsanların kendini geliştirme yolculuğundaki deneyimlerini ve kitabın kendilerine olan etkilerini paylaşmalarından memnuniyet duyarım.

Yazılarımı ve kitapla ilgili organizasyonları takip için Web Sayfamwww.figenkaraaslan.com

Facebook Sayfam: https://www.facebook.com/YasamiKullanmaKılavuzu

İletişim için E-mail: figen.karaaslan @yahoo.com

Bu sefer farkındalığınızı sözcüklerin toplamına vererek, kendinizi yeni bir yaşam modeline hazırlayabilirsiniz. Bu yolda size kılavuzluk edecek bir başucu kitabı olmaya aday Yaşamı Kullanma Kılavuzu, kesinlikle sorularınıza yanıtlar bulabileceğiniz onlarca gerçeği size gösterecektir.

Biyografi: Figen Karaaslan

Figen Karaaslan

Figen Karaaslan, İstanbul’da doğdu ve İzmir’de büyüdü.

Mersin Üniversitesi Seyahat İşletmeciliği, Yakındoğu Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık mezunu. Mezun olduktan sonra reklam ajanslarında reklam kampanyaları hazırladı. Reklam ve metin yazarlığı yaptı.

İndigo Dergisi’nde kişisel gelişim ve sosyal sorumluluk yazıları yazıyor.  Psikoloji ve Yaşam Koçluğu eğitimleri aldı. Bir iletişim ve bilişim firmasında editörlük yapıyor ve bir yandan da Yaşam Koçluğu işine devam ediyor.

Röportaj: İndigo Dergisi-Ağustos 2014

 

Bir yorum

web tasarımı için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

× Size Nasıl Yardımcı Olabilirim?